26 Aralık 2014 Cuma

Green Grass





Bir klip  dönüyor gözümde. Birileri seviliyor bir yerde. Birileri bir yerde deli gibi seviliyor.. Adam deli gibi seviyor kadını. Kadın sanki eski acılarını hatırlıyor, derin acıtan saç baş yolduran nefesini kesen o kötü acıları. Seviyor kadında ama korkuyor. Çok korkuyor.. Acıtılmaktan, acınmaktan.. Bir gün ayrılıyorlar. Çok severken ayrılıyorlar. Yaşadıkları şehirde ayrılıyorlar. Gittikleri parklar, kafeler, müzikler, sokaklar, kaldırımlar, ağaçlar anlamını yitiriyor. Artık zaman acıtıyor deli gibi. Deli gibi severken deli gibi acıtıyor içleri..

Zaman.. kimi zaman kimine ilaçtır. Kimi zaman kimine ilaçtır.. Kime kimi zaman ilaçtır sen olduğunu seçemezsin ama istersin ilaç olsun. Adama ilaçtır.. Adam unutur belki. Parklar binalara dönüşür, kafeler el değiştirir, yeni müzikler çıkar, sokaklar isim değiştirir, kaldırımlar boyanır ve ağaçlar sonbaharı yedikten sonra tekrar yeşillenir, dallanır budaklanır tüm heybetiyle.. Kadın zaman kavramını yitirir. Depresyon hırkasını giyer ve deli gibi şarkı söyler. Gözünden bir iki yaş damlar bir iki de kadeh içer.. Parka gider, hırkasına sarılır. Kafeye gider yine eskisi gibi o sandalyeye oturur. Yine acır. Hep aynı müzikler diline dolanır, bi kadeh daha içer, sokaklar özgürlük temsili istediği gibi bağırır dengesini kaldırımda bulmaya çalışır ve gözünden damlayan o minik damlacak ağacın köklerinde yaşam bulur.. 
Aradan zaman geçer ve o sokakta karşılaşırlar başka kadın vardır yanında. Öylece geçer bir yabancı gibi. Öylesine biri gibi. Geçen biri..
Beni hatırla dersin içinden güzel kafanı koyduğun göğsüme.. Kimle karşılaşırsan onda beni ara, yıldızları seyret sonra ne kadar ulaşılmaz ve parlak olduğunu ve beni hatırla deli gibi..