30 Ağustos 2010 Pazartesi

Ooo papatya :)

Gülü sevmeyen ben, bugunlerde papatyalara merak saldım. Diğerlerinden (diğerlerinden neyi kastettim bilmiyorum) daha bi güzel. Daha bi iç çekici. Bir çok renk seçeneği var tabii ama klasik hali "Sarı-Beyaz" daha bi hoş.
Burdan papatya canilerine sesleniyorum, koparmayın onları. Sevginizi onlar ölçmez. Ney istersiniz çiçeklerimden! Seviyo mu sevmiyo mu diye yolluncağınıza çıkın karşısına adam gibi sorun. Çiçeklerden mi sorulur bunlar! Aldınız siz mesajı bence..

Ayy.. Herkesin bi hayali vardır gelecek ile ilgili. Evlenicem çocuğum olucak kocamı kapılarda karşılıcam v.s ne saçma şeyler değil mi? Ben sadece papatyalar olan kısmını seviyorum. Bi evim olucak bahçeli. Papatyalar olucak kocaman kocaman.. Ya da balkonum olucak kocaman saksılarım olucak papatyalarla dolu. Ya da kapımda biri bitecek ellerinde papatyalarla.. Ne güzel Di mi *.*

21 Ağustos 2010 Cumartesi



Bazı blokları özeniyorum. "Ne parmaklar var.."diyorum kendi kendime. İzlediğim çok blok var. Bir çok düşünür, bir çok acı, bir çok nefret, bir çok saçmalık.. Bende yazabilecek şeyler düşünürken yaşadığım çevre aklıma geldi. Okunabilir.

Büyük şehirler büyük hayaller apartman aralarına sıkışmış hayatlar..
Karşı apartmanın en üst katında kendi hallerinde yaşıyan bir çift var. 5 senedir yaşadığım bu cadde de herşey göründüğü gibi pembe olmadığını anladım. Zelhe teyze. Kısacık saçlarıyla feminen bi görüntü gösteriyor. Kim derdi ki kemoterapi yüzünden saçları döküldüğü için kestirdiğini? Geçen sene göğüsün de ur rasladılar. Üstelik çapı gerçekten büyük olan. İlaç tedavisine başladı. Ağrılar, ilaçlar.. Çocuklarına davranışları birden değişti. Bağrışmaları bizim eve kadar duyuluyordu. Bi gün bize bakan yatak odasının penceresini ördürdü neden olduğunu bilmiyorum. O günden sonra ne balkona çıktı, ne de sokağa. Kocası varlıklıydı iyi ki.. Bir gün yine amelliyat olacağını duydum İçinde ki kötü huy çıkacaktı. Amelliyat iyi geçmiş, ur alınmıştı. Yalnız kadınlık duygusu da alınmış gibi hissetti. Sağ göğsü tamamen yoktu.. Almak zorunda kalmışlar. Ne acı.. Bilinmesi gereken birşey ki urlar vücuttan alındıktan sonra tamamen yok olmaz. Gene kemoterapi, tetkikler bir sürü ıvır zıvır.. Eve döndüğünde süslü şapkaları vardı. İyiydi çocuklarına bağırmıyordu ve gamzesi beliriyordu uzun zamandır görmediğim.. Olmayan saçını saklamaya çalışmıyordu bence güneşten korunuyordu.. Geçen aylar da Kahve içmeye çağırdım balkondan balkona. ( Balkon sohbetleri paha biçilemez :) ) Ağlamaklı bi hali vardı. Bizim ur afacan sırtına da bulaşmış. Tekrar aynı şeyler başlcakmış. Kemoterapi, ilaçlar, hastaneye tasınmalar.. Gidecekleri hastane 2 saatlik mesafe de. kocası arabasını satmış, kredi çekmiş. Kadın kendinden bıkmış. O günden sonra yine uzun bi süre göremedim onu. Tatil falan derken üst komsudan duydum. Vücut artık cevap vermiyormuş. İlaçlara bağışıklık kazanmış sanırım. Kemoterapiye bi süre ara vermişler tabi şlaçlara da bi süre nasıl ilerlediğini izleyeceklermiş..

Tanrıya şükretmeliyiz. Ayrıca sonuna kadar okuyorsan dualarını esirgeme :)

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Özdemir ASAF

"Aşka gönül ile düşersen yanarsın.
Zeka ile düşersen kavrulursun.
Akıl ile düşersen çıldırırsın.
Duygu ile düşersen gülünç olursun.
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Sersem sersem bakınıp durma bir yol seç. "



Bayılıyorum bu adama. Ne akıllı kelimeler kullıp onlardan bir hayat çıkarıyor. Pek şiirle aram olduğu söylenemez. Doğru ya ben sayısalcıyım sözelle işim olmaz. Ama nedense bu adama karşı içimde bi sevgi var. Nehirleri o kadar çoşkulu ki kalemi hele..
Buraları uzun zamandır boş bıraktım. Bi ara tasarım yapmak için girmiştim sanırım. Renklerle oynayıp cılkını çıkarmıştım .p çıkamadım işin içinden kaydedip çıkmışım sayfamdan. Lanet olası. Adam akıllı birşeyler yapmak gerkte üşeniyorum şuan. Bi süre idare ederuk ne yapalım :)

Şu okul işi de olsaydı de huzura kavuşsaydım.. Ah kafam..

:(:(