25 Ocak 2010 Pazartesi

*-*


Zaman nasılda geçiyor su gibi...
Daha dün neydi bugun ne oldu.
Korkuyorum artık bu derece hızlı olmasına.
Bazen geçmek bilmez gibi gelir insana, sıkılmışlıktan.
Ama şimdi dönüp baktığımda, çok uzun zaman geçtiğini anladım.
Geleceğime az bi zaman kaldı.
Çok az...
Tedirginim çok.
bu sefer başarmalıyım ve zorundayım
ayrıca farkındayım.
Gözümü kapattığımda güne dair yaptıklrımın,
geleceğimi etkileyecek düşünceleri sarıyo bedenimi.
Eksilerimi düşününce,
bi ağrı giriyor karnıma.
Cevabını bilmediğim
ve bu sefer boş bırakamıyacağım soruları doğuruyo buda.
Uyuya bilirsen uyu şimdi...

"Bağırmak sadece fizikidir.
Karşındaki seni dinlemek istemiyorsa,
sen ne kadar bağırmak istesende farketmez.
Çünkü herşey istemek ve arzulamakla ilgilidir.
"

18 Ocak 2010 Pazartesi

...


Kabullenmek gerek
herşeyi olduğu gibi
eksiğiyle gediğiyle
kabullenmen gerek
dolusuyla fazlasıyla

yaşamaktan üşeniyorum...

11 Ocak 2010 Pazartesi

Güneş'in oğlu; GökKuşağı!

yağmur yağdığnda gökte seni arardım
sayende gökkuşağının dibindeki
zenginliğe ulaşmaktı amacım
bulutlar sıyrıldığı vakit
maviliklerin göğsünden
beliriverirdin
tüm cıplaklığıyla gözümde
binbir renk doğardı
maviliğin bedeninden
baylır
tutulur kalırdım sahiden
yağmurlarda ıslanır
büğülenirdim yarattığına
severdim onuda
senden nede olsa

# Yüreğim, Güneşim göğümde belirene dek yağmurlarda ıslanıcak...

9 Ocak 2010 Cumartesi

Benim adım orman*

Bazı şarkılar olur bizi bizden alır, başka diyarlara götürür yada ayna gibi yansıtır iç yüzümüzü. Sebnem Ferah nasılda şarkıyı yaşarcasına söylüyor kii... Bayıldım adeta.

İstiklal cad. yürümek istiyorum.. Kulağımda bu şarkı;

Alnımdan akan ter sana hiç değmedi
Gözümden damlayan yaş, denizi bulmadı
Bir sokak gördüm rüyalarımda gecelerce
Hiç sana çıkmadı

Sadece yarım saat tutuştuk elele
O saat durmadı
Düşünüyorum ne kadar sevmiş olabilirim
Düşünüyorum…

Sen, ben, gece bir yol
başka birşey yok elimde, hafızamda
Düşünüyorum ne kadar yer etmiş olabilir
İstiklal Caddesi kadar

İstiklal Caddesi kadar
Anları birer birer topladım sakladım
Tarihin ortasında gelecek aradım
Hücreme girdin dokundun hücrelerime

Buluttun damladın
Cümleler kaçtı dağıldı dört bir tarafa
Sadece noktayım.
Düşünüyorum ne kadar sevmiş olabilirim

Düşünüyorum…
Sen, ben, gece ve bir yol
başka birşey yok elimde hafızamda
Düşünüyorum ne kadar yer etmiş olabilir
İstiklal Caddesi kadar


7 Ocak 2010 Perşembe

uff



Boş bir şişe sanki içimdeki...

ne koysam içine rüzgarın nefretiyle ses çıkarıcak hırçınca. beni korkutacak en derinden. sarsıcak olmayacak bi anda...


Bir kap sanki içimdeki...

ne koysam olmayacak. ya eksik kalıcak başından yada fazla gelip taşıcak lazım olanlarıyla...