27 Aralık 2009 Pazar

Ay; küstüm sana.



Kendini bilmez tavırların elbet bi sonu olmalıydı.

konunun içeriğini düşündükçe,içinden çıkılmaz hale gelmesi mutlak hadise.
aynı şeyleri beyinde yaşamak, kurgu dünyasının kapılarını aralamak gibi.
Akabinde; alışık olduğun düzenin, senin istediğin kurallar doğrultusunda yürütülüyor ve gerçeklikle bağlantı kurup, yaşadığın yaşamın kesintilarine yapıştırıyorsun hayal ettikçe...
Devam edersin herşeye. Sanki hiç birşey olmamış, kurduğun o mükkemel bina yıkılmamış gibi. Çaresizliktir nedeni.

Kayıpsındır hayatında.
Hatalar boynuna günah gibi zincirlenir.
Koparıp, kırıp,çözüp atamazsın, takılmıştır bi kere.
Gene de mutsuz olmak sonucunu doğurur, yine de ümit vardır sanki gerçeklere.
Herşey olmamış, tıpkı ilk günkü gibi saftır benliğin...
Çare yoktur baştan olmaya ama kabullenmeyede gücün yoktur.
Ölüm-hayat denen o ince çizgide durup sorgularsın geçmişi.

Olun olmuştur giden gittiği gibi...
Bir müddet sonra bakmışsın etrafına olduğundan uzak, başka yerdesin.

Kendinden herşeyden uzak ama benliğine yakın.
Yazık...

6 Aralık 2009 Pazar

Mut(suz)luluk


tenimi gören aynalarda ekşiyen surat görmek istemiyorum.son gündem maddemiz farklı değil ki hep bu işte.
" kızım mutlu olsana sen.güneş dolanıyor etrafında ölüme her gün bir adım yaklaşıyorsun. fani dünya olacak bunlar elden çare gelmez. sineye çek artık fazla büyütme. birgün unuttuğunda eminim kendine söveceksin. gayet tabii. hayat kopuyor hep bir yerinden ve sen tekrar acıyacaksın ansızın..."

Yazmak nasılda iyi geliyor bana.Seviyorum böyle içimi dökmeyi. ben yaratıyorum cümleleri:)
herkes ölecek bende tabi ki ama bedenlim girse de soğuk toprağa, bu satırlarda yaşıyor olacağım. bunu bilmek güzel.

~Yeni bi sayfa mı, yeni satır mı?